29 Kasım 2010 Pazartesi

Bazen sayfalar dökeriz-1


Bu da onlardan olsun;başlık telaşına sarmadan takipçisinin zihni olsun.Evire çevire tutsun tüm cümleleri;baştan sona senin bilinç altın olsun.Bir de tadına bakılırken kendince emsali olsun;bir yensin ki bırakılmasın.Hep birlikte silelim dudaklarımızdaki o mayhoşluğu.Biraz sarılıp kucaklasın ki izlendiğimizi bildiğimiz kadar sevildiğimizi de bilelim.Bir görsel olsun ki şimdiki zamandan çok "en içteki" vakitlerimiz olsun... Ve sanırım kaybederken bulduk; az biraz da "varlığımız" olsun.Buyurun...




Todo sobre mi madre
Fur




Total eclipse
Lost and Delirious







Breakfast on Pluto
Hedwig and the angry inch








The Heart Is Deceitful Above All Things
The virgin suicides








Boys don't cry




Dancer in the dark

17 Kasım 2010 Çarşamba

Döngü-3 Bir de Bayram vardı değil mi?..

Hatırlayamadım.Bayram çığlıkları çabuk silindi kulaklarımdan;şu zamana duyduğum cümlelerle çocuksu kahkahalarımı rafa kaldırdım. Bir şeker edasında uçup giderdi harçlıklar ceplere ve ceplerden yeniliklere akardı hayatın en masum haliyle.. Şu zamana ne gülücükler kaldı karşılıksız beklenen ne de bir bayram selamı en tanıdık tanımadık nice ellerden.. Vaktin ihanetleriyle aldandık;bir zamanlar bayram uzağın yakına bağlanışıydı ;küsler barışır kavuşamayanlar kavuşurdu... Şimdi ne mi kaldı.. Bilmem bayram benim sözcüklerimde epey eskice.. Lakin olsun size yine de İyi Bayramlar;şu zamanda ne kadar iyi olabilirse...

15 Kasım 2010 Pazartesi

Döngü-2 Evet O Aralıktan Çokça Bahsettik Lakin...


Her defasında kendi köşe kurmacalarına mahkum ediyorsun beni. Bir sen,ben,biz davası değil bu! İkimizde suçluyuz evren yitirirken iliklerinde ki boşluğu ; onu dolduran sersem bizler mahluğunu. İkimizde suçluyuz güneşin doğuşu terslenirken karanlığımız da ve sessizce izlerken yağmurun yan çizen masumluğunun kayboluşunu avuçlarımızda. İkimizde suçluyuz bizim dediğimiz çiçekler kokusu yalanlarımız da! İkimizde suçluyuz birbirimizi suçlamaya çalışırken yok olan kuş cıvıltıların da ; suçluyuz geç uyandığımız için varlığımıza..
.!

14 Kasım 2010 Pazar

Döngü-1 Biliyorum Okuyunca da Geçmiyor

Hangi azab-ı yangının döngüsüdür bu bilinmez ama aptal suratlara küllerden başka bir şey kalmayacağı bellidir.
Sen koştururken birilerinin yalnızca emekleyerek düşlerini tepelemesi doğru değil. Selam verip eserken gerçekliğine yalnızlığını resimlemen lazım değil. Lazım gelenler ve gelmeyenler olarak artacak burada cümleler lakin okuyunca da geçmiyor işte. İşler bilince de aynı görmeyince de gülmeyince de... Eee şimdi ne olacak?

Hangi kavşağı kollarsak adımlarımız sana çıkmayacak..?

Helmut Newton



Kendini iki kere hissetmenin sınırları olsaydı eminim dudaklarımda gezerdi benliğim.




                       
 Kestiğim tümcelerle titredi bacak arasında hayatım.






Kadın olmaktı her şeyden önce karşıdan bakılırken.




 
  Kadınların;kadın olduğunu kabul etmiş olması ve çoğalan asalak sürülerine örnek kadın profilleri çizmiş olması Helmut Newton'u kadınsal görselliğin şaheseri haline getiriyor.




Evet Nerede Kalmıştık...?

Uzun zaman önce arşınlanmış satırları düzüp sizi kandırmıştım ama bu kez hiç olmadığım kadar dürüstüm. Hayır hayır gerçeğim. En az sizin kadar;en az şuan cümlelerim üzerinde gezen gözler;satırlarıma çizgi çekmek isteyen eller kadar.


İki sarı rengin gölgesinden esinlenip geri döndüm;yazacağım yoktu oysa.
Ama dinlendirdiler beni kuytularında;kendi heveslerinde,umutlarında dönen hayat çırpıntısında.
Onlarlayım şimdi anlamsız mimiklerimi gözleriyle takip ediyor her ikisi ama asla bilmeyecekler
bu hangi rengin tesiri...


Merhaba mı desek;ya da hiç gitmedim ki uykuda mıydım desek.
Lakin uyandık ve karşı karşıyayız öyle değil mi,o halde Günaydın!Nerede kalmıştık...?