27 Nisan 2011 Çarşamba

Döngü-25 Ruhaltı


Günü çek aradan henüz doğmadı.

Kafiyeli bir adapla susuyorum.
“Ben,başkasıdır.” demedikçe ilerlemez bazı düşler.Bazıları yarı sap kalır avuçlarımızda tam de yeşilin en güzeline doyacakken.Bazıları sarının en güzeline çalar endamını biz “tam da” bu derken.Kaç rengi daha devireceğiz en alçak satırları koşarken! Bir gün davalarını kaç zamana böleceğiz “hadi şimdi” tınılarını kulak arkası ederken. Adam olmaz bu gidişlerden biz de biliyoruz. Bildiğimize susar olduk. Kaç kahpeyi daha aşk diye geçireceğiz tenimizden hadi bıraktım onu kaç adama daha inanıyorum diye sesleneceğiz,sabaha kalmadan çekmişse dudaklarını gözlerimizden.Evet biliyorum kes artık o sesleri sana benzedi yükseldikçe adilik kokan nefesleri.
Lütfen geri al bu kadarıyla yetinmeyi bilmeli.
Senden kalanlar yalnızca acıdıkça çoğalmayı öğretti
.

9 Nisan 2011 Cumartesi

Döngü-24 Kan Gri

Tanık renklerin coşkusunu sürüyor farklılık hengabesi;sinsi atıfların ucubesi.


Keskin kokularda tıkanmadan saçlarıma dolanıyor esrik yabancı sesi.Çok açılan araların yerli zarif busesi.Kaçık zamanlara inat yolların sağlarından gidiyor ruhların sollarına.Bir vakit soluklanan cümbüşün yakın ziyafeti şimdi başlıyor.Ölmüyor burada düşler sakinliğe uyanıyor.Yahut uyuyor bilinmezlik tizliğine;çocuklar burada sakat büyüyor.Kollarından zabıtlı yere topraksız kökler;ağaçlar yarına ters düşüyor.Bir mücadelenin varlığına itham ediyor da kesilen bacaklarından dışarıya dönüyor.Ölmüyor burada düşler yalnızca susuyor.Akılan grilere aldanıyor yalnızlıklar.Tekil tamlara yürüyor açık siyah umutlar.Bir nefes öncesinde gebe kalıyor kadınlar;rahimde büyüyen kine inat kanamıyor yeşiller.Ölmüyor burada düşler farkındalığa kilitleniyor.Bir kapı deliğinden izleniyor hayat,arkası öfkeye düşüyor hayallerin.Burada ölmeyen perdeler aralanıyor.

Sanıklar arka pencereden tırmanıyor.Parmakları kopan geceye hüküm giydiriliyor.Seyri zehir kokan karalara inat ölmüyor burada düşler sadece sızlıyor.