19 Temmuz 2012 Perşembe

"Ara"da-13



Mister Lonely (2007)





- Hep bir başkası olmayı hayal etmişimdir.

"Kendi" oluşumuzdan kaçışımıza kara bir seyir Bay Yalnız. İçimizdeki bizlere yıkıcı bir vurgu. Kendi olmanın rahatsızlığını duyumsayanlara bir sorgu. En önemlisi kendini aşmak isterken yine kendilerine düşenlere bir avuntu.

Çaresizliğimiz işaretleniyor her bir soluk harbinde. Kendimizi kendimize kusmuşluğumuzun ağır izlenimleri seriliyor; görmekten kaçınırken yüksek sesle duymak zorunda kaldığımız. Her birimiz bir diğerini yaşamayı daha anlamlı bulmuştur kendini yaşamaktansa. Kendi olma erdemini bir başka ruhta aralamış kimsesizliğini saklamıştır. Ancak en çok bilinenden çırpınan bir kaybolmuşluğun öyküsü yeni başlamıştır. Başkasını görmek kendini görmekten daha kolay ve kendi hayatının dışındakiler içindekilerden daha yakındır.

Öznenin yüklemlerle varoluşuna gönderme niteliğindeki yapım modern zamanların yalnızlığını kanatlandırıyor. Günümüzün karanlığı "başka"larında imgeleniyor.

- Ve unutmayın, en gerçekçi ruh başkasını oynayan insanların sahip olduğudur.





11 Temmuz 2012 Çarşamba

"Ara"da-12

  Martha Marcy May Marlene (2011)





- Ölüm, hayatın en güzel anıdır.

Toplumsal nefeslerdeki ölülelere iyi bir ötekileştirme. Farklılığın cezbini erken, korkusunu geç yaşarız. Martha bu yolculuğun nefsine aldanıp kendini kusuyor: İnsanların var olmaya ihtiyacı vardır. Kendi varlığının koparılışının ilk adımı.

Kimliğin eşiği aşıldıkça bazıları sadece bırakır kendini. Unutulduğu yer ile avunur. Kıvranmaz, sancı yapmaz. Varlığının kuruntularını kimseye sıçratmaz. Kim olduğunu söylemez, izler. Adlarından kaçtığı kadar adıllarını da terk eder. Herkesten gider, kendi bilincinde kalır. Zihnindeki kayıplarla aralanır, sessiz cümlelerle çoğalır. Çöküşlerin hepsinde fırtınalar kopmaz film bunu itina ile hatırlatır.



6 Temmuz 2012 Cuma

"Ara"da-11


Le Herisson (2009)



 

- Uzun zamandır farkındayım ki gittiğim yolun sonu bir akvaryum.

11 yaşında bir kızın kendi vizöründen serzenişi yaratılışa. Erken çıkmazların çeperinden esniyor öfke:

- Öyle bir dünya ki, bütün yetişkinler, araba camına çarpan sinekler gibi.

12.yaşında ölümü kutlamaya niyetli, gıyabı burjuva çarpıklığında kaybolan her çocuğun bilindik ancak hiç duyulmayan sesi. Yalnızlığın iki resmi: Ebeveyn husumeti ve unutulmuş bir evlat hicvi. Çalakalem bir düşün pençesi değil bu vaktin izleri, varlığın anlamı doldurulmuş her bir çizgide, karakterin küçük gözlerinde ve zihninden kamerasına yansıyan her bir gölgede. Hep bildiğimizi sandığımız kavramların yeni bir özünü döküyor minik elleri ve yandığımız halde sustuklarımıza sıçrıyor kimi görünür kimi görünmez kılanların garabeti.

- Beni tanımadı.
- Çünkü seni daha önce hiç görmedi.

İç daralmalarında züppeliğin kanatlarını kırıyor küçük kahraman. Bilinir ve bilinmezin armonisini çiziyor satır satır kendi kayboluşunun arayışından. Eskizi bol çıkacak bir karakter olmanın ilerisinde bir çocuğun evreni resmediliyor insanlık hacmine.

- Önemli olan ölümün kendisi değil, öldüğünüz anda ne yaptığınız.

1 Temmuz 2012 Pazar

Döngü-38 İçim Eski

Yeni rengin umudu. Seslerde unutulanların yeni yargı tohumu. Yinelenen ezgiler peşinde sürüneceğimizin aşikarlığında var olduğumuza dair en hissedilebilir tutku: Melodi. Bir kadının kızıllığında esiyor şimdi. Arada bıraktığımız gecelerin yeni örse bela ikilemi. Direnci daralan vaktin kaçışına sıkışan bir ben bir sen muhakemesi. Ateşi bendim o masalın, hani o çok eskilerin derinlerinde gezindiği... Dans et hadi!

Döngü-37 Dönüş Garabeti

Bir ahkam ki önce bana sonra varlığıma kesildi. Bir soluğun çabasından ileri bir ben bir de benim dışımdaki evrenin kendi ucubeleri yürüyüp gitti. Evet buradayım ve hep burada olacağım dönüşümün rengini onların sesleri mi ele verecekti. Bir çoğul hükmünün kelimeleri mahkum ettiği bellidir lakin "fikir" doğduğu zihni bilir pek çok zavallı kendi ekmeğiyle kendi kursağını ellere esir etti. Evet ben geldim. Sanki çığlıkların esnedi.