21 Kasım 2013 Perşembe

Bazen sayfalar dökeriz-8


Fallulah - Sadece insanım!




Herkesin içinde dönen dümene iyi bir kavrayış Fallulah. Zamanın çarkını yakalamış ezgileriyle bir efsane değil belki ama şuana tutunabilmek için iyi bir neden. Sadece biraz sevgiyle kendimizden ileriye, sadece insan olabilmeye inandırabilir bizi.




İki albümlük seyiri ile zamandan geçebilir mi onu ölçemeyebilir ama zamanda bir yerde hepimizi müziğe hapsedebileceğini söyleyebilirim. Şarkı sözlerindeki genel anomi, bir kaçışın içine çekilme, çekildiği yerden hep bir eksilme hali; bundan daha fazla mutlu olamam gibi. Her bir parçasında bir yoldayız sanki birinin aşkıyla, bir şeylerin parasıyla yahut birilerinin kayboluşuyla gelecek bir boşluk ve o boşluklardaki kimsesiz hayaletlerimiz. Kimsenin nereye gittiğini bilmediğimiz bu yerde hala iyiye kullanabileceğiniz bir şeylere sahipseniz Fallulah burada.



19 Kasım 2013 Salı

"Ara"da-16


İNSAN OLABİLMENİN ŞİDDETİ ÜZERİNE

Yaşadığımız yüzyılın kuşkusuz en büyük problemi "insan" olabilme kabiliyetinden oldukça uzak bir yoksunluk içinde yaşamsal faaliyetlerin tüketimidir. Bu tüketim, içerisinde barındırdığı bireyleri sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel çerçevede yenileyerek ve sürdürülebilir bir ürün haline getirerek "insan" ın etki ve yetkilerinin sınırlandırılmasını sağlamaktadır. Sınırlanan birey içinde bulunduğu çoğulculuğun kültür ve ahlak anlayışını benimseyerek, toplumun ihtiyati bir varlığı olarak yaşamını tamamlamaktadır.


Toplumun temel ihtiyaçları doğrultusunda bireyin ilk tanımını cinsiyet oluşturur. Cinsiyet, bireylere "biri" olma koşulunu sağlar. Bu koşulun anlam ve öncüllerini toplum temin eder.Bu teminat ile birlikte bir kağıt parçası üzerinde insanlar kadın ve erkektir. Bir kağıtla onlar, toplumun arzu ve hedeflerini karşılayan "biri"leridir. Bu birileri olma hali içerisinde yitirilen hayat, kaybedilen zaman insanın kendi kendinden sorumlu olma hali, bilincini kaybeder. Kaybolan bu bilinçle birey, kendi için değil toplum için yaşamaya başlar.Uğruna yaşanılan bu toplum sıradanı,normali ve anormali belirleyerek aslında insanları değil "insanlığı" kutuplaştırır.


Any Day Now (2012) , kutuplaşan toplumun en belirgin çizgilerini taşıyarak insan olmanın şiddeti üzerine kısa ama anlamlı bir tanım yapar. Bir eşcinsel çiftin, bir çift olabilme etkinliğini yine toplum belirler. Belirlenen bu yapı ile onlar anormal olanlardır. Bu anormallik içerisinde zihinsel engelli bir çocuğun bakımını üstlenmek onu sağlıklı bir birey olarak yetiştirmek için hukuki bir mücadeleye girişirler. Filmde en çok sorgulanan da budur. Normal dışı bireylerin yani sağlıksız olanların, nasıl sağlıklı bir çocuk yetiştirebilecekleridir. Bu mücadele insani vasıfların kimler tarafından tayin edildiğini net bir şekilde gösterir.

Bu kabiliyetsiz toplum, yargıladığı insanların neleri kazandığını ve kaybettiğini kendi çıkarları doğrultusunda kaydeder. Hedeflenen çıkarların günün birinde başka insanların özgürlüklerine, yaşam hürriyetlerine saldıracağı endişesi asla taşımaz. Toplumun sundukları dışında bireyin varlık göstermesi mümkün değildir. Ancak bu mümkünlük artık toplumun elinde değil insan olma erdemini taşıyan her bireyin kendi varoluşundadır.