-Merhaba! Kimse yok mu?

-Hayatın sınırlarında yaşayan bir ekipten oluşan insanlar varmış.Deliler,yetimler,eski mahkumlar,serseriler.Aynı benim gibi...
Bahsi geçen hikaye,keşfe çıkan ilk insanların yanlarında bilinmezliğe yoldaş ettikleri,pek çoğumuz için "diğerleri".

Sessiz yoklukların en büyük harbi,içlerinde çatıştıkları hıçkırıkların yükselişi ile başlar.Bazılarımız sonu baştan yakalar ve devam eder.Bazılarımız nereye çakılacağı belirsiz boşluklara düşer.Karakter ateşte ve yanmıyor.Direniyor her şeye,en başta kendine.
-Kendinle tanışsaydın ne derdin?
-Bir daha ki sefere bol şanslar.
Kırıp çoğalır,kaybettikçe buluruz.Bazen fazlaca dönüp karışırken,çoğu zaman karıştıkça kendimiz oluruz. Sordukça,tutundukça.Bittikçe,yeniden başladıkça.Pek çok şeyin arkasında olduğumuz gibi hayat nöbetlerinin arkasında da biz varız.Kendimizden yoksun olarak başka bir dünya ararız.Herkesden daha fazlasını bekler ama kendimizde hiç bir şey aramayız.

-Biyologlar olarak yaşamımız boyunca küçük,çok daha küçük şeylere bakmayı başarmamıza ve astronomlar olarak karanlık gecelerde zamanın gerisinin ve uzayın dışının ilerisine,çok daha ilerisine bakmayı başarmamıza hayret ettik.Ama belki de en gizemli olay ne büyük ne küçük olanıdır.Biziz,o kadar yakın işte.
Kendi ayrıcalığınızın pasını attığınız an çınlayacak vakitlerin iyi bir seyircisi olmanız yahut buruşturup attığınız çoğu benliklerinizin yeniden var olmayı başarması dileğiyle...
en kötüsü hep yarım kalmak,ne o,ne bu, ne de öteki olamamaktır..
YanıtlaSilyarıdan da olsa başlamak önemli olan...bir yerden çekiştirmek kendini...
YanıtlaSilçekiştirmeye değer birşeyler olsaydı iyiydi ;)
YanıtlaSilHave a SUPER week !
YanıtlaSil