... bir sonrasından daha değerli kadının ilk nefesi
kayıpların da suçu yok;zaman kadınlığından ayrılmıştı
“biz” olduğumuz vakitlerin sancılarında.
örse itelemelerin sessizliğinde kıyıya vurmuştu sırtlarımız
hani o çok sevdiğimiz hıçkırıkların boynunda.
eller en yanlış yerde kavuşmuştu işte demiştim sana o gece
“bu karanlıklar bizi biz yapan;çekme gölgeni nefesimin huzurundan.”
oysa sen gözlerini kapamıştın çoktan.
hadi şöyle buyur şafağın geleceğinden daha büyük bir yalan yok omuzlarımda
hele ki sen çevirmişsen en yanlış damarın koynundan lüzümsuz atifleri dudaklarıma.
25 Şubat 2011 Cuma
18 Şubat 2011 Cuma
Döngü-19 Ruhum Dizüstü
al başa ihaneti...
çer çöp atfine kabul elimi çektim yakandan
ters düşen ruhuna çapraz indi varlığım lakin
fikirlerinden asılmaz insan
senin düşüncelerinin gebeliğinde doğdu en ziyan hadiselerim
varlığınla yanıyordu zaten benliğim
yokluğunda küle dönsem ne kaybederim.
kaç aşkı kestik atar damarında
seni de kessem iki sözcükte
sayfa satırlarımda ne kaybederim.
bir köşe kapma çabasıydı hayatın paçalarından sarkarken
diyelim sen önünü gördünde öte berini topladın benden
gölgem düşmüş üzerime bir gece gibi sen en dipte kalmışsın
söylesene soluğun fahişe kokarken nefesimi tusam ne kaybederim!
çer çöp atfine kabul elimi çektim yakandan
ters düşen ruhuna çapraz indi varlığım lakin
fikirlerinden asılmaz insan
senin düşüncelerinin gebeliğinde doğdu en ziyan hadiselerim
varlığınla yanıyordu zaten benliğim
yokluğunda küle dönsem ne kaybederim.
kaç aşkı kestik atar damarında
seni de kessem iki sözcükte
sayfa satırlarımda ne kaybederim.
bir köşe kapma çabasıydı hayatın paçalarından sarkarken
diyelim sen önünü gördünde öte berini topladın benden
gölgem düşmüş üzerime bir gece gibi sen en dipte kalmışsın
söylesene soluğun fahişe kokarken nefesimi tusam ne kaybederim!
13 Şubat 2011 Pazar
Döngü-18 Öleceğini Hatırla
kimse duymayacaktı öyle mi...
Kaç bağdan kestik ihaneti;ruhumuzu böle böle topladık adiliğimizi.
bir evren münasebeti bükecektik ya her yola isyanı çekilmiş sokaklara;önce kendine bak al aşağı madalyonundan sarkan kahpe suratına;yansıyan bakilik sonun olacak dönülmeyen kuytuda.
şimdi çekme orasından burasından insanlar kötü masallarıyla yalnızlığın;kaç vicdan daha eğeceksin mizacından buram buram kokan fahişe ahbabına;ruhunu sürtük ettiğin onca sakin sulara..
Hiç birimiz masum değiliz de sen en aşifte yerinden idam ettin hayalleri biraz pişmanlık kalır dedik belki ellerinde;onları da üç kuruş bacak aranda tüketip gittin!
okurken;
Kaç bağdan kestik ihaneti;ruhumuzu böle böle topladık adiliğimizi.
bir evren münasebeti bükecektik ya her yola isyanı çekilmiş sokaklara;önce kendine bak al aşağı madalyonundan sarkan kahpe suratına;yansıyan bakilik sonun olacak dönülmeyen kuytuda.
şimdi çekme orasından burasından insanlar kötü masallarıyla yalnızlığın;kaç vicdan daha eğeceksin mizacından buram buram kokan fahişe ahbabına;ruhunu sürtük ettiğin onca sakin sulara..
Hiç birimiz masum değiliz de sen en aşifte yerinden idam ettin hayalleri biraz pişmanlık kalır dedik belki ellerinde;onları da üç kuruş bacak aranda tüketip gittin!
okurken;
Dark tranquillity - The mind's eye
10 Şubat 2011 Perşembe
Döngü-17 Sindirilmemiş Yalnızlık
Bir öncesi vardır her kadının...
...
bir adım ve boşluk harfleri karalı adın dolaşıyor.
iki adım ve karanlık en arkalarda sesin yükseliyor.
üç adım ve kadın öptüğün renkler ruhumu hırpalıyor.
dört adım ve aşk sessizliğinin hesabı kesiliyor.
beş adım ve boşluk hiçsizliğin anlamlanıyor.
altı adım ve gözler inançsızlığımı tetikliyor.
yedi adım ve sen bittiğine riayet ediyor.
sekiz adım ve yalnızlık takatim kesiliyor.
dokuz adım ve son bizden bir adıl bile kalmıyor.
9 Şubat 2011 Çarşamba
Döngü-15 Süvari Baygınlık
Artık çek şu tasmaları yolundan kendi kendine kurban olarak değişmiyor çirkinleşiyorsun.
ipleri başkasının kontrolündeki zalimliğin hükmüne boyun eğerek gözlerimden silip attığım yalnızlıkları yine bana göstermeye çalışıyorsun.süvari varlığı çekiyorsun siyahlarıma lakin kendi ruhumdan asıldım kaçışlara,duymak istemiyorsun.
Bir deli oyunu işte kovalanıp duruyoruz. ne eksiğimiz var ne fazlamız sokakta kendi nefsiyle dönen kendine viraneden.bir deli kadar masum bile olamıyoruz.kendimizle kirlettik her yeri;pisliğimizi gölgelemek için ruhlara tükürüyoruz.
Baygın "biz"liklerin hesaplarını içimizdeki çıkmazlara boğuyoruz.değmez değmedi dünya;boşuna zarları düşlere atıyoruz.gerçek olacak vakitler kaldıysa bile "zaman"da öldürdük en narin bilinçlerimizi,istemesek de biliyoruz.
ipleri başkasının kontrolündeki zalimliğin hükmüne boyun eğerek gözlerimden silip attığım yalnızlıkları yine bana göstermeye çalışıyorsun.süvari varlığı çekiyorsun siyahlarıma lakin kendi ruhumdan asıldım kaçışlara,duymak istemiyorsun.
Bir deli oyunu işte kovalanıp duruyoruz. ne eksiğimiz var ne fazlamız sokakta kendi nefsiyle dönen kendine viraneden.bir deli kadar masum bile olamıyoruz.kendimizle kirlettik her yeri;pisliğimizi gölgelemek için ruhlara tükürüyoruz.
Baygın "biz"liklerin hesaplarını içimizdeki çıkmazlara boğuyoruz.değmez değmedi dünya;boşuna zarları düşlere atıyoruz.gerçek olacak vakitler kaldıysa bile "zaman"da öldürdük en narin bilinçlerimizi,istemesek de biliyoruz.
1 Şubat 2011 Salı
Döngü-14 Mavi Tahribatı
İnanmışlıklarımız bir yana daha bir dolunay öncesinden kayacak umutların vakti belliydi. Solda ki yakamoza çarparken inanç husumetleri gidişini körükleyecek zaman-ı efkarların en tarifsiz surat ifadesiydi.
Şimdi sen neye inandın da ayak altından çektin tinsel gümbürtüleri ; koşacağına bu kadar mı kaptırmıştın kendini senden önce düşleri ölen bir kadının ipleri geceye asılmış kukla gibi.
Dön artık şafağın arka tarafından,mavi tahribatın gölgeleri hiç başlamayan umutlarımızın ruhuna dikildi.
Gidilmez,kaybolunan yoldan geri.
Şimdi sen neye inandın da ayak altından çektin tinsel gümbürtüleri ; koşacağına bu kadar mı kaptırmıştın kendini senden önce düşleri ölen bir kadının ipleri geceye asılmış kukla gibi.
Dön artık şafağın arka tarafından,mavi tahribatın gölgeleri hiç başlamayan umutlarımızın ruhuna dikildi.
Gidilmez,kaybolunan yoldan geri.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)